Gönderen Konu: alobarnon  (Okunma sayısı 6628 defa)

alobarnon

« : 02.01.2014 22:08:00 »
Hızlı düğmeleri aç

alobarnon


  • Ziyaretçi
uzunca kendimden sözedeyim, bazı şeyleri kısaltarak anlatmak mümkün olmuyor, anlatmadan da geçesim yok...

doğdum doğalı kullandığım en eski konsol Atari 2600(berzerk oyunu favorimdi) olmakla birlikte, c64 gibi bir sistemle 7dx2013'ten önce hiç karşılaşmamıştım, ama her nasıl oluyorsa bu c64 demoları hiç yabancı gelmiyor, so familiar...

sonraları biraz büyüdük ettik bize bilgisayar geldi ms-dos vardı, onda da oyun oynayıp durdum electro, volfied, prehistorica, battle chess ve bir iki hatırlamadığım bişeyler daha... tabi bu ms-dos'un nasıl kullanıldığını öğrenmeye çalışmakla sanırım çocuklukta "lots of lines of code" teması kanımıza da girmiş olmuş... zamanla ms-dos'a gereksiz ve basit komutlar verip ekranda bişeylerin gelmesi gitmesi oyunlardan daha çok ilgimi çekmeye başladı... biz dos'la pek kaynaşamadan, nası oldu bilmiyorum win95'i göremeden birden önümüze win98 kondu, demek ki bizi  ms-dos  la kandırmışlar bir süre bunu şimdi anlıyorum...

win gelince başladık sülalecek oyun oynamaya ne yapalım, o çocukluk şevkiyle oyunlar üzerimize üzerimize geldi, hayır diyemedik, ki deseydik sanırım burada olmazdık, geceleri anadan babadan gizli kalkıp oyunlar oynadık, geceleri evin gıcırdayan tahtalarını gıcırdatmadan yataktan bilgisayara ulaşmak en heyecanlı oyundu... power düğmesine bastığımızda çıkan fan sesinin takırdamaması için dua etmeyi bile öğrenmiştik...

bu noktadan sonrası öyle geçti gitti...

sonra bir gün, bir gün, oyunların bin klasörlerinde mapeditorlerin varolabilegeldiğini keşfettim... heroes4 tü ilk editorum... ve genelde kendi yaptığım tasarımlarda başkalarına yenilmekte üstüme yoktur...

o zamanlar algoritma denen şeyden hiç anlamıyordum...

sonra bir gün serious sam second encounter isimli, adamların grafik motorlarını kendilerinin yazdığı bir oyunun editorunu(http://youtu.be/99Nfp1lWz90) kullanmaya başladım... bu editor unreal, HL, quake vb çoğu editorden çok daha kolay bir kullanıma sahipti, diğer taraftan, editorun scripting konusunda desteği yoktu, kendi hazır "touch field", "trigger", "enemy spawner", gibi nesleri vardı ve bu sayılı nesleri world'e ekleyerek özelliklerini düzenliyordun, "touch field"'ı "trigger"a, "trigger"ı da, on yirmi tane "enemy spawner"a targetlediğinde, player touch field'a değdiğinde targetlenmiş her enemy spawner'dan, her enemy_spawner'a ayarladığın enemy türü doğuyordu...

peki nerede algoritma?

nasıl iştir ben de bimiyorum, algoritmaya scripting desteği olmayan bir yazılımda başladım... sahte algoritmalar üretiyordum...
mesela bir koridor düşünün, bu koridor ikiye ayrılıyor, ve bu iki kol da aynı koridora çıkıyor, fakat yapmak istediğiniz şu ki, koridorların birleştiği yerde orta koridordaki bir düğmeye bastığınızda hangi düşman türünün doğacağını oraya hangi koridoru kullanarak geldiğiniz belirlesin? böyle bir durumda işler boka sarıyordu, ve ne kadar düşünsen taşınsan da, yapabileceğin tek şey, algoritmayı mekanik olarak üretmekti... o da şu, koridorlardan birinin ortasına bir touch field ekliyorsun, player bu touch field'a değdiğinde, ilerideki şu düğme var ya, işte o düğme duvarın içine girsin ve yerine öteki düğme gelsin şeklinde hareket ettirmek üzere duvarın arkasına player'ın öteki koridoru seçmiş olması ihtimaline karşı yedek bir düğme daha gizlemeniz gerekiyordu.... ve bu tür algoritmalar ürete ürete algoritma denen şeyin mekanik yanını keşfettim... ve sevdim...
sonra warcraft3'ün editordunde algoritma desteği varolan bir editorde algoritmamı epey geliştirdim... görsel programlamaydı ondaki...

bu arada söylemeyi unuttum, demoscene denen şeyle serious editor kullandığım zamanlarda tanışmıştım, internetten indirip indirip izliyordum birşeyler, ne yazık ki o zamanlar bu pouet denen muhteşem platformdan haberim yoktu! scripting konusunda bilgim olmadığı için serious editorde demo hazırlamaya çalışıyordum, ve bir tane tamamlanmış demom vardı üstelik (tabi bu sizin demolarla kıyaslanamaz, sonuçta scripting yok ve dosya boyutunu küçük tutmak ya da performansı yüksek tutmak gibi bir kriterim de yok), kaç sene önceydi bu hatırlamıyorum, testi başlatıp  video capture yapmıştım cinematic'i ama sonra ne dosya kaldı ne kasa ne bişey... kulaklığı takıp kendi hazırladığım demoyu izliyor ve monitörün karşısında duygulanıyordum müzik ve görüntünün uyumu karşısında...

demo hazırlama konusunda pek bir bilgim yok anlayacağınız üzere, tek bildiğim şu ki, demo hazırlayabilmeyi çok uzun zamandır istiyorum...
ve askerde düşünmeye çok zamanım oldu, sinema sektörü yok grafikerlik yok bilmemne canımı sıkmaya başlamıştı, sonunda asıl arzuladığım şeyin kodlamak ve etkilemek olduğunu keşfettim... dahası kod'un ne olduğu hakkında tonlarca felsefi düşüncem oldu... soyut ve somut kavramlar üzerine bir çok deneme yazdım, teknolojinin doğanın bir uzantısı olduğunu benimsedim, sıfırların ve birlerin senden benden bir farkı yoktu benim için...

şu an geldiğim durum şu ki, istanbulda doğdum büyüdüm hala ordayım, 89 doğumluyum, düz lise mezunuyum, üniversite okuyamadım maddi sorunlar yüzünden, resim, fotoğraf, video, grafik, yazarlık konularında bi ona bi ötekine atlaya zıplaya epey kendimi geliştirdim, hiçbirini seçemedim, hepsi birbirini tamamlıyordu, sonunda hepsini interaktivitede birleştirebileceğimi anlayıp kodlamaya odaklandım, açıkçası kodlama geçmişim html ve "çok sığ javascript"ten ibaretti, ama basit bir "if else" i bilmek yetiyordu hiç bilmediğin bir dilde çok biliyormuşsun gibi görünen şeyler ortaya çıkarmak için, API'nin ne olduğunu bile bilmiyordum 3-4 ay önce, işten sonra akşamdan akşama evde şu super custom warrior oyunu üzerinde çalışırken epey öğrendim API kullanmayı, zaten yeni şeyler öğrendikçe kendime sinirlenip her defasında yeni öğrendiklerimle aynı kodları baştan yazıyorum bu yüzden oyun bi türlü bitmiyor, biraz processing'e de baktım, yaratıcılığım hiç bu kadar sınırsızlaşmamıştı...
bu arada adım bora, soyadım kasap, memnun oldum :D

neden burdayım? sizin kadar olamasa da, çocukluğumun küçük bir kısmını buldum burada çünkü......
« Son Düzenleme: 05.01.2014 00:46:55 Gönderen: alobarnon »

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #1 : 02.01.2014 22:21:50 »
Hızlı düğmeleri aç

alobarnon


  • Ziyaretçi
..sıfırların ve birlerin senden benden bir farkı yoktu benim için...

şurda biraz abartmışım, ne olur ciddiye almayın :D

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #2 : 03.01.2014 23:14:56 »
Hızlı düğmeleri aç

nightlord

İleti: 1.085

Çevrimdışı
  • Administrator
  • *****
  • Hero Member
    • Profili Görüntüle
    • http://www.nightnetwork.org
Hoşgeldin alobarnon, güzel ve detaylı tanıtım yazını zevkle okudum.

Alıntı
resim, fotoğraf, video, grafik, yazarlık konularında bi ona bi ötekine atlaya zıplaya epey kendimi geliştirdim, hiçbirini seçemedim, hepsi birbirini tamamlıyordu, sonunda hepsini interaktivitede birleştirebileceğimi anlayıp kodlamaya odaklandım

bende de birden fazla ilgi alanı kovalama (ve hepsinde çok çok iyi olmayı hedefleme) takıntısı var. Heinlein'in ünlü sözünü duymuş olabilirsin:

"Bir insan bez değiştirebilmeli, bir istilayı planlayabilmeli, bir hayvan kesebilmeli, dümen tutabilmeli, bir bina tasarlayabilmeli, bir sone yazabilmeli, muhasebe yapabilmeli, bir duvar örebilmeli, kırık bir kemiği düzeltebilmeli, ölen birinin yakınlarını teselli edebilmeli, emir alabilmeli, emir verebilmeli, işbirliği yapabilmeli, tek başına hareket edebilmeli, denklem çözebilmeli, yeni bir problemi inceleyebilmeli, gübre küreyebilmeli, bilgisayar programlayabilmeli,  lezzetli bir yemek pişirebilmeli, etkin bir biçimde dövüşebilmeli, onuruyla ölebilmelidir. Uzmanlaşma böcekler içindir."

Bu yaklaşım malesef çok  emek ve zaman istiyor, sonuçları da kişiden kişiye çok değişiyor. Bu şekilde eforunu çok alana bölerek çok başarılı olmuş az sayıda insan tanıdığım gibi çok başarısız olmuş çok insan da tanıyorum. Dolayısıyla kolay gelsin diyorum :) Ancak gerek oyun programlama gerek demo üretme alanlarında pekçok disiplinden insanla konuşup çalışabilecek kadar o disiplinleri bilmenin avantaj olduğunu düşünüyorum


Ynt: alobarnon

« Yanıtla #3 : 05.01.2014 00:46:22 »
Hızlı düğmeleri aç

alobarnon


  • Ziyaretçi
adam döktürmüş açıkçası benim düşüncem de tam olarak o ama bu düşünce biraz da spontane gelişti, yani kendime "neden bir daldan başka dala geçip duruyorum" sorusunu sorduğumda yavaş yavaş bunun "doğru olduğu" düşüncesine vardım. Bu düşünceye henüz daldan dala atlamaya başlamadan önce sahip olsaydım bu konuda kendimi kandırmadığımdan emin olabilirdim, ama şimdi pek emin değilim, çünkü beyin denen şey hakkında epey fikir sahibiyim, insanın kendini kandırmasının ne kadar kolay ve masum bir şekilde gerçekleşebildiğinden adım gibi eminim :) tıpkı adımdan emin olmamın masumiyeti gibi aslında, neden eminim? herkes bana öyle seslendiğine göre adım bu olmalı :) :) beynim öyle söylüyor

Ancak gerek oyun programlama gerek demo üretme alanlarında pekçok disiplinden insanla konuşup çalışabilecek kadar o disiplinleri bilmenin avantaj olduğunu düşünüyorum

şu kısımda yazdığınızı da aklımın bir kenarına ayrıca not ediyorum, fakat, sanki burada epey sislendirilmiş bir iğneleme hisseder gibi oldum, eğer haklıysam nerede hata yaptığımı açıkça söyleyebilirsiniz bu tür alınganlık sorunlarım yoktur, hodri meydan eleştiriye açığım, yardımcı olmaya çalıştığınız apaçık ne de olsa, şimdiden teşekkürler  :D

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #4 : 05.01.2014 03:31:34 »
Hızlı düğmeleri aç

gibraltar

İleti: 122

Çevrimdışı
  • ***
  • Full Member
    • Profili Görüntüle
Böceklerin, evrimin en sağlam taşlarından canlılar olarak milyonlarca yıldır var oldukları gerçeğini es geçmemek lazım.  :)

Her şeyi bilmek veya çoğu şeyi "yeterince" bilmek, benim gibi ortalama zekaya sahip insanlar için mümkün değil mesela.
"Çok zekalıyım bildiğiniz gibi değil, dedem bana eskişehir'li aynştayn diyor" gibi bir mevzu yoksa, bir kaç şey üzerinde uzmanlaşarak başarı hedeflemekten başka şansı olmaz insanın.

Hele tembel, iç disiplinden yoksun biriysen yaşın 50'ye gelse hala ilk başladığın yerde dolanır durursun.
Benim 18 yaşında gitar alıp 32 yaşında hala tremolo, manyetik nedir bilmemem gibi...

He tabi işi hepten de mala kesip; "aga ben yalnızca 3 numara somun sıkarım başka da bir iş yapamam, bunda uzmanlaşıcam" a vurmamak lazım.  8)
Bilgehan Korkmaz

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #5 : 05.01.2014 04:01:48 »
Hızlı düğmeleri aç

alobarnon


  • Ziyaretçi
hahaha ağustos böceği ile karıncaya doğru gidiyoruz  ;D  ;D

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #6 : 05.01.2014 06:44:16 »
Hızlı düğmeleri aç

nightlord

İleti: 1.085

Çevrimdışı
  • Administrator
  • *****
  • Hero Member
    • Profili Görüntüle
    • http://www.nightnetwork.org
Ancak gerek oyun programlama gerek demo üretme alanlarında pekçok disiplinden insanla konuşup çalışabilecek kadar o disiplinleri bilmenin avantaj olduğunu düşünüyorum

şu kısımda yazdığınızı da aklımın bir kenarına ayrıca not ediyorum, fakat, sanki burada epey sislendirilmiş bir iğneleme hisseder gibi oldum, eğer haklıysam nerede hata yaptığımı açıkça söyleyebilirsiniz bu tür alınganlık sorunlarım yoktur, hodri meydan eleştiriye açığım, yardımcı olmaya çalıştığınız apaçık ne de olsa, şimdiden teşekkürler  :D

En ufak bir iğneleme amacım bile yoktu valla. Hatta sen böyle deyince tekrar tekrar okudum, hala neresinden iğneleme çıkardığını da göremedim :) Ama iletişimde bence "sen beni niye yanlış anladın" diye birşey yoktur. Çünkü sen beni yanlış anladığında zaten ben başarısız olmuşum demektir. O yüzden bir iğneleme algıladıysan özür dilerim, inan öyle bir niyetim yok. Heinlein'in bahsettiği yaklaşımın oyun ve demo yapımına iyi uyduğunu düşündüğümü ifade etmeye çalışmıştım.

Her şeyi bilmek veya çoğu şeyi "yeterince" bilmek, benim gibi ortalama zekaya sahip insanlar için mümkün değil mesela.
"Çok zekalıyım bildiğiniz gibi değil, dedem bana eskişehir'li aynştayn diyor" gibi bir mevzu yoksa, bir kaç şey üzerinde uzmanlaşarak başarı hedeflemekten başka şansı olmaz insanın.

Bence Heinlein'in sözünde listelenen şeyler bu yüzden çok dikkatli seçilmiş. Birde sözün orjinalinde "specilazation" kullanılıyor, ve bulduğum bu çeviri onu "uzmanlaşma" olarak Türkçeleştirmiş. Bence uzmanlaşma tam doğru çeviri değil ama önerebileceğim alternatif Türkçe kelime de yok. Bazı temel hayati şeyleri (gerek teknik yetiler gerek duygusal yetiler) yapamayacak kadar bir alana "özelleşmek" anlıyorum ben buradaki "specialisation"dan. 

Neyse velhasıl sözü savunacak halim yok, benim sözüm de değil ben tam olarak inandığımı da söyleyemem :) ama insanın zaman zaman kendisiyle sohbetlerinde tartışma başlatıcı olarak faydası var bence :)

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #7 : 06.01.2014 07:32:41 »
Hızlı düğmeleri aç

skate

İleti: 5.245

A Sinner Scener
Çevrimdışı
  • Administrator
  • *****
  • Hero Member
    • Profili Görüntüle
    • http://www.akaydin.com/
Öncelikle tekrar hoşgeldin Alobarnon.

Birden fazla uzmanlık alanı yaratmaya çalışmakta hiçbir sıkıntı yok. Ama belli bir konuya yeteneğin yoksa da zorlamanın alemi yok. Yeter ki o konuda öğrenmen gerektiği kadarını öğrenmeyi ihmal etme. Yazacaklarımın ana fikri budur. Kendi tecrübelerimden örnekler vermek isterim sana.

Ben gerçek hayatta gitar çalan bir insan olsam da bilgisayar üzerinde tracker kullanarak müzik yapmayı becerememişimdir. Commodore 64'de pixel grafik çizmek küçüklüğümden beri çok hoşuma giden bir şeydir. Ama birkaç deneme yapmış olmakla birlikte bu konuda da bir başarı gösterememişimdir. Benim açımdan en olumlu sonuç veren şey yeterince yetenekli olmadığım konuları hızlıca kabullenip, vakit kaybetmemek olmuştur. Benim iddialı olduğum tek konu kod yazmaktır. Bu benim hem hobim, hem mesleğim. Dediğim gibi grafik, müzik v.b. alanlarda da epey tecrübem oldu ama başarılı olamadım.

Benim bakış açımdan önemli olan şey her konuda yetenekli olmak değil ama ilgi duyduğun konularda mutlaka bilgi sahibi olmak. Mesela grafiker değilim ancak;

* Pixel grafik yapmışlığım var. Birçok tekniği bilirim. Çevremdeki ultra yetenekli pixel grafikerler sağolsun (Hydrogen, Turbo, Datura, Arcane, Spritus v.b.) pixel grafik üretim aşamalarını senelerce canlı olarak izleme şansına eriştim. Beceremesem bile bu konu hakkında bazı pixel artistlerden bile çok teorik bilgim var. Yetenek yok ama bilgi yerinde. :)
* İlüstrasyon ya da grafik yapmayı hiç denemedim bile. Ancak Photoshop gibi programları bazı advanced özellikleri dahil olmak üzere çok iyi kullanabilirim. Bu en azından belli bir seviyeye getirilmiş bir tasarımı teslim aldıktan sonra bir daha grafikere ihtiyaç duymadan işi uygulamam konusunda bana çok fayda sağlamıştır.
* 3dsMAX kullanmasını her ne kadar giriş seviyesinde biliyor olsam da MAXscript bilirim ve bir 3d artistin bana vereceği MAX dosyasını o anda kullanmaktan olduğum 3d engine'e uygun şekilde export edebilecek bilgiye sahibim (bu günümüzde çok daha kolay ama 10 sene önce o kadar kolay değildi).
* Her ne kadar grafiker olmasam da bu güne kadar tasarımı da dahil web siteleri hazırlamışlığım ve müşterilerime beğendirmişliğim vardır.

Müzik konusuna gelelim.

* Hiçbir müzik toolunu hakkıyla kullanamam. Zamanında (90 sonları) Cakewalk harici hiçbir programda müzik yapmışlığım da yoktur. Ancak trackerların genel yapısına hakimimdir. Gerektiği noktada hazır bir track'e ihtiyaç doğrultusunda müdahele edebilirim.
* Commodore 64'de birkaç sene öncesine kadar hiç müzik editörü hazırlama gibi bir girişimim olmamıştı. Hatta hatta SID konusunda yeterli bilgim bulunmuyordu. Henüz yayınlanmamış bir 4k oyun projesi için kendi SID playerımı yazdım ve bu sırada basit bir SID editörü yazmak için gerekli bilgiyi edinmiş oldum.

Ben buna önem veriyorum. Yani ben ne grafiker sayılabilirim ne de müzisyen. Ama her iki konuda da yeterli bilgim vardır. Bunun bana sağladığı en büyük avantaj ise;

Scene'de;

* Grafiker'den grafikleri, müzisyen'den müzikleri isterim. Materyeller (c64 binary, psd, max, xm v.s.) elime ulaştıktan sonra gerisini kendim halledebilirim. Gerekirse bunlar üzerinde modifikasyonları da kendim yapabilirim.

İş hayatında;

* Yine PSD, AI, M4A v.s. gerekli materyalleri aldıktan sonra işin gerisini ben halledebilirim.

Bunları yazma sebebim şu. Benim neslim için bu yazdıklarım hemen herkeste olan özelliklerdi. 30+ yaşındaki birçok arkadaşım, hele hele scener arkadaşlarım "ulan bu yazdıkların da iş mi, meziyet mi?" diyorlardır eminim, çünkü hemen hepsinde var benzeri özellikler. Yani zamanında herkes her şeyin bir ucundan tutardı. Tek başına tepeden tırnağa ürün üretebilen birçok adam vardı çevremde. Ancak nesil geçtikçe işler değişti.

Hadi örnek olarak scene'i bırakalım, iş dünyasına gelelim. Bugün bir web developer arıyorum. İş bir kişinin tek başına kolaylıkla yapabileceği bir iş. Adaylar geliyor. "Ben backend developer'ım, frontend'e karışmam, işim olmaz, anlamam da zaten.". "Ben frontend developerım, database, SQL, web servis yazmak falan bu tür işlere bulaşmam"...

Belki de ulaşılması gereken ideal nokta budur, son derece kurumsal firmalar için de oldukça mantıklı. Ancak net bir biçimde bana ters. :)

Ekibimde çalışan genç bir arkadaş var, çok da başarılı bir çocuk. Tek başına tepeden tırnağa web tabanlı uygulama ve site yapabiliyor. Bana diyor ki "abi ben backend tarafında kendimi geliştirmek istiyorum, frontend bana o kadar keyifli gelmiyor". Bak işte bu başka, buna eyvallah. İlerleyen dönemde ekip büyüdüğü zaman bu elemanı istediği şekilde pozisyonlandırabiliriz. Benim derdim X ile Y oldukça yakın ilişkili teknolojiler olduğu durumda "ben Xciyim, Y'den hiç anlamam" durumu oluyor. Merak da mı etmedin be kardeşim?

Uzun uzun ve kendimden çok sayıda örnek içeren bu yazının sonunda başta verdiğim ana fikri geliştirerek tekrarlıyorum.

* Yeteneğiniz varsa yeteneğiniz olan her konuda kendinizi geliştirmeye bakın.
* Yeteneğiniz olmayan konular varsa da kendi limitlerinizde o konuya hakim olabileceğiniz kadar hakim olmaya çalışın ama kalkıp başımıza Ajdar kesilmeyin, sınırlarınızı bilin. :)
* Bonus olarak uzmanlaşmakta olduğunuz alana sıkı sıkıya bağlı şeyler varsa bu konularda da mutlaka belli bir seviyeye kadar uzmanlaşmaya gayret gösterin.

Tamamen kişisel fikirlerimdir, hataya açıktır. Sorgusuz sualsiz feyz alınmamalıdır. :)

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #8 : 06.01.2014 11:01:14 »
Hızlı düğmeleri aç

alobarnon


  • Ziyaretçi
Tamamen kişisel fikirlerimdir, hataya açıktır. Sorgusuz sualsiz feyz alınmamalıdır. :)

Gerçekten hoşbulduk :)

Bu forumda kim ne yazıyorsa zevkle okuyorum, sanırım doğru yerdeyim :)

Yazdıklarınızı doya doya okudum ve kişisel görüşünüzde bi kişilik daha yer açabilirseniz sevinirim :)

"Biz böyle olduğumuz için" demiyorum gerçekten, bana doğrusu buymuş gibi geliyor... Yani çünkü bunlar birbirlerinden inşaatçılık ve aşçılık gibi ayrılan şeyler değil sonuçta.... ve hiçbi zaman öğrendiğin şey "elinde patlamıyor".... ister grafiker ol, ister coder, ister başka bişey, bilgisayar içinde öğrendiğin herşeyin mutlaka başka bir dalda işe yarayacağı gün gelip çatıyor... :)

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #9 : 06.01.2014 23:04:03 »
Hızlı düğmeleri aç

Hydrogen

İleti: 932

Çevrimdışı
  • 7DX Organizer
  • *****
  • Hero Member
    • Profili Görüntüle
    • http://www.glance.ws
19 yaşında Laos'ta 900 metreden rüzgarlı havada birini vurmuştum.
Dünyada 8 bilemedin 10 kişi o atışı yapabilir.
İşte dostum ben bundan başka hiç bir şey bilmem.

Sonra bu çalar:P
http://www.youtube.com/watch?v=nW8mvWJ8WQE

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #10 : 06.01.2014 23:38:24 »
Hızlı düğmeleri aç

nightlord

İleti: 1.085

Çevrimdışı
  • Administrator
  • *****
  • Hero Member
    • Profili Görüntüle
    • http://www.nightnetwork.org
abi oha diyorum. son 3 haftadır en cok dinlediğim şey. LW1'den "meet martin riggs"

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #11 : 07.01.2014 00:17:40 »
Hızlı düğmeleri aç

Hydrogen

İleti: 932

Çevrimdışı
  • 7DX Organizer
  • *****
  • Hero Member
    • Profili Görüntüle
    • http://www.glance.ws
Terminus'tan Trantor'a:)

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #12 : 07.01.2014 00:24:41 »
Hızlı düğmeleri aç

alobarnon


  • Ziyaretçi
Sonra bu çalar:P
http://www.youtube.com/watch?v=nW8mvWJ8WQE
abi o nedir öyle ya,
hipnoza bağladım...
playlist terk...

Ynt: alobarnon

« Yanıtla #13 : 07.01.2014 16:20:32 »
Hızlı düğmeleri aç

Alcofribas

İleti: 130

Çevrimdışı
  • ***
  • Full Member
    • Profili Görüntüle
    • http://www.amstradcpc.com/blog
Konuyla ilgili formal bir yaklaşım da söz konusu zaten:  “T Shaped People”. Bu kavramı googlelarsanız epey bir makale, örnek geliyor.

Kıssadan hisse; bir konuda derinlemesine bilgi sahibi olacaksınız(T'nin dik bacağı) ve ilintili olabilecek konularda da(T'nin yatay çizgisi) bihaber durumda kalmayacaksınız. Peki bu size getirecek? Yanıt basit: Mimar Sinan veya Da Vinci olabilme şansı :)