Arkadaşlar, ürünleri bu başlık altında değerlendirelim lütfen.

Bekledim biri açar diye, açılmayınca ben geçen senekini klonlamaya karar verdim.

Partinin etkileri soğumadan mp3leri değerlendireyim diyordum da, alfabetik sıradan gideyim.

Against All Odds
şarkının girişi hoş, böyle büyük altın kapıların açılışı, arkasında gün batımı ile bir scifi-maya kırması yeşillikli piramitli bir dünyaya açıldığımı hissettim. Ama giriş melodisi zor algılanıyor, zor hatırlanıyor. şarkının dikkat çekmeye başladığı nokta 0:25 noktası. 0:45te giren stringler olaya detay katmış güzel, 01:00 sularında alt oktavdan bir katman daha geliyor farklı bir melodi ile. 01:20lerde giren elektro gitar ile kafamda canlanmış dünyayı biraz trailer havasında izlemeye başlıyorum. şarkının devamında elektro gitar solosunun bitişi ile koro sesleri biraz kopuk olmuş gibime geldi. Enstrümanlar aynı konseptte kalmış olsa da sanki şarkı bir hayli değişmişti. Ben biraz "ilk bölüm ve ikinci bölümün sneak peek'i" gibi bir birleşim dinlediğim hissine kapıldım.

Bellariu
şarkı başından sonuna hiç kesilmeden giden bir bıp bıbııp-bıı rıbııp melodisi çok tekrar ediyor. Bass gibi altta kalan bir melodi olsa anlayacağım, her enstrümanın arkasından duyuyorum, bir yerden sonra sıkıyor. 01:20'den sonra loop'a girdiğim hissine kapıldım ayrıca. Keşke 1.20den sonra kesseymiş şarkıyı.

Chirpy
Bu şarkının şu özelliğini çok rahatsız edici buldum. Böyle retro gaming consolları ses efektleri falan filan çok nostaljik evet (ben eski oyun konsollarına yetişemedim şimdi şu konsol diyemeyeceğim) ancak, burada kocaman bir ancak var: Neden reverb efekti bu kadar abartı böyle retro bir şarkıda. O zamanlar reverb kullanılmıyordu diye biliyorum (reverb var mıydı emin değilim) ille reverb yapılacaksa delay efekti ile reverb-vari bir ses yakalanırdı. Bence bu reverb yoğunluğu şarkının nostaljisine ihanet etmiş. Bir de 01:35 sularında giren bir yığın gamdışı discordant nota var ki, tamamen zevk meselesi olduğunu kabul etmekle beraber, çok rahatsız edici buluyorum. 02:15e kadar falan surat buruşturdum o notalara, ama dediğim gibi tamamen zevk meselesi. Genel olarak melodi rahatsız edici değil, geçişler de çok abes değil. Biraz hızlı değişiyor olabilir şarkı, ya da ben takip etmekte zorlanmış olabilirim.

Disco Voyage 2
Enstrüman seçimleri çok başarılı. Ben frijyen akor yazamıyorum valla, zor geliyor. 01.00 gibi giren kısa darbuka solosu da "Allah Allah" dedirtecekmiş de ben Allah Allah'ı bitiresiye solo bitti, ellerim böğrümde kaldım ayrıca tekrar ana melodiye dönmeden önce dinlediğimiz bu ara melodi bölümünde tam frijyen olmayışımız da şarkıya çeşni ve farklılık katmış. ıkinci defa ana melodiyi dinleyip finali vermişiz, şık cici derli toplu bir şarkı olmuş.

Fuzzy
Bu şarkının ilk 30 saniyesi insanı geren melodi ve enstrümanlar kullanıyor. Ancak dinleyiciyi müzikten soğutmamak adına gerilim müzikleri genelde ya yumuşak girer, ya da hızlı bir perküsyon ile beraber güçlü girer. Bu parçada güçlü enstrümanlar + yok denecek kadar az perküsyon şeklindeki ikili ciddi problem olmuş. Lead ve Ritim melodileri kavramlarının bu şarkıda çok iç içe geçmiş gibi geldi bana ayrıca. Bölüm geçişlerini ayırt etmekte zorlandım bir de.

Hack Me
ılk giren detuned horn gibi enstrüman bu denli yoğun kullanım için uygun değil. Atağı olmayan bir enstrüman ve ilk giriş kısmı hariç hızlı desenlerde kullanılıyor. 0.40'ta bunu net olarak duyabiliyoruz, kesik notalar verdiğimiz enstrüman kesintisiz ses çıkarıyor. 00.55'de giren enstrümanda fazla reverb yahut delay var, melodinin sonunda herşey birbirine giriyor çünkü. Yanında beraber çalan TIS TIS perküsyonu da bu gürültüye kendince bir katkıda bulunuyor. Aslında melodi çok güzel düşünülmüş de, hepsi üstüste binince anlaşılmıyor. Ardından detuned horn'umuz yine hızlı desenler çalmaya çalışıyor ve o desenlerin vuruşlarını asla duymuyoruz. Arkasından gelen demin bahsettiğim reverbi kendinden menkul enstrüman da işin içine giriyor ve ben bir kez daha 4 ölçünün 4.sünde hangisi asıl melodi, hangisi öncekinin reverb'i emin olamayacak hale geliyorum. Arkada konuşan bir adam var bu arada. Quack Quack mı diyor, rap rap mi diyor bilemedim de hoşuma gitti o adam Melodiler güzel olabilirmiş ama o detuned horn o melodi için çok kötü bir seçim, diğer enstrüman ise çok reverbli.

Old Beauty
Demin bahsetmiştim retro enstrümanlarda reverbe boğulmanın saçmalığını. Bu şarkıda çok güzel bir ders veriliyor. Dikkat edilirse şarkının başında giren retro enstrümanlar AZ, ÇOK AZ bir reverbe sahip. Sanki o dönem o kadarını destekliyormuş gibi. Kalan efektler çoklu notalarla sağlanmış. Asıl reverbli enstrümanlar ise kesinlikle retro değil. Muhteşem bir ayrım. şu anda bir düet dinliyorsunuz, bunun ayrımına varılmalı. Bir yanda retro game console kendi çalıyor, diğer yanda new age teknolojik synthler eşlik ediyor. 1.35'de düet zirvesi adı verilen o iki sanatçının bir olduğu noktaya şarkının ulaştığını hissettim. 02.35te de bu muhteşem zirve muhteşem bir rest ile devam ediyor ki deminki zirveyi sindirin. 03:40 ile demin sindirdiğiniz zirveye çift dikiş atılıyor. Çift olması önemli. Çünkü bu zirve ilk çıktığında doyuran bir zirve değil. ılk geldiğinde dinleyici onu keşfedinceye kadar bir şeyleri kaçırdığı hissine kapılıyor. ıkinci dinleyişinde bir beklenti, bir hazmetme, bir "aha geliyor" hissi yaşatması önemli. Old Beauty bunu çok güzel başarmış, öyle ki retro enstrümanları rahatsız edici bulsam bile (yine kişisel bir zevk) parçayı zevkle dinledim.

Star Wars
Bu parça gez yürü it çek şeklinde ilerleyen 2D oyunları hatırlattı. 0.40'a kadar ne anlatacağı üzerinde tam karar verilmemiş bu şarkının. 0.40ta bir lead giriyor, güzel giriyor ama güzel çıkamıyor. 0.55te giren perküsyonlar, ve synth o kadar kararsız kalmış ki, sanki enstrümanlar "ya biz burda ne çalıyorduk unuttum ben" der gibi olmuş. Sonra bu lead enstrümanımız ve alttan alttan şarkıya girmiş popcorn benzeri enstrüman beraber bir gam yarışına giriyor. şaka bir yana, bu bölümde gam uyuşmazlığı fazla hissediliyor. Sonra biraz sakin ilerliyoruz ama, 01.42'de bir enstrüman girip diğer her enstrümanı bastırıyor. Keşke sesi biraz kısık olsaymış. 02:17'de yine bir "Ne çalıyorduk yine unuttum" yaşamışız, zaten sonra şarkı çok beklenmedik bir şekilde bitmiş. Ben durduk, şimdi tekrar girecek falan beklerken baktım, stop yazıyor. Bitiyorum ben diyememiş şarkı.

Unexpected
0:13'te gelen o glide'ı çok rahatsız edici buldum. Hani o glide olmadan çok daha güzel girermiş şarkıya. 00.38e kadar aa ne güzel gidiyormuş dediğim şarkı ani bir glide combosuyla tekrar bozuyor. Bilgisayar tarafından sentezlenen glide'ları nasıl ve nerede kullandığımıza dikkat edilmesi gerekmekte. Çünkü sentezlendiği gerçeği gereği her zaman pot verme, ses bozma, çatlama tehlikesi vardır. Eğer glide'ları şarkının 2-3 yerinde ani olarak kullanıp kaçıyorsanız, genelde bu potlar yakalanmaz. Ama bu şarkıdaki gibi 5 saniye desen verince cidden bütün kusurları duyuluyor. Bu şarkının notunu düşüren en önemli etken bu glide'lar bence. Olmasa çok daha yukarıda olurdu gibime geliyor.

Wind Of Destiny
şarkı ziyadesiyle hoşuma gitti, davul setinin tonu sanki şarkının genel atmosferinin dışına taşmış biraz, ya da bana öyle geldi. Onun dışında çok beğendim ama. Benim için partinin favori şarkısıydı zaten.

P.S.: Midisini ya da proje dosyasını alma şansım olursa remix yapmak isteyeceğim bir şarkı ayrıca. Her ne kadar Ebolax'ın bunu göreceğinden yahut isteyeceğinden emin olmasam da

Eski bir şarkı üstünde uğraşırken ilham geldi, biraz da 7DX 2011'de yayınlanmış olan VOAı isimli eserdeki müziklerimin üstüne kat çıktım. Aslında vokalleri de var tabi ama yetenek olmayınca şarkı söylenmiyor Yine de değişik oldu bence. Aslında bir sonraki yarışmaya bununla katılırım diyordum da, sonra zaten 2011de yayınlanmış olduğu için kurallara uymayacağı aklıma geldi, ondan bari paylaşayım dedim
http://dl.dropbox.com/u/25290833/Outbox/Without%20Vocals.mp3


Her ne kadar vokal kaydı yapamasam da notaları unutmamak için yerlerine çakma şarkı söyleyen insan sesi koydum. Böyle bir preview çıktı.
https://dl.dropbox.com/u/25290833/Outbox/Waltz%20of%20Love.mp3

Merhaba, ben Leonard, sonunda yazma fırsatı bulabildim, demo party sonrasında bir hayli hareketli bir hafta geçirdim açıkçası. Yazacak çok şey var aslında, ama bu kutuyu açınca insan ne diyeceğini unutuyor, en azından ben unuttum. Hemen Nightlord'un verdiği tiyolar üzerinden başlayım

Ben bu etkinliğe ilk defa geçen sene kadim bir dostum vasıtasıyla katıldım. Kendisini de Ragnor çağırmıştı etkinliğe, o sebeple beni de Ragnor getirdi bir nevi. Etkinlikte kendisiyle tanıştığımda ortak ilgi alanımız FRP nedeniyle uzaktan yakından birbirimizi duymuşluğumuz olduğunu, hatta benle beraber gelen frontsideair ile tanışıklığının olduğunu keşfettik. O sene o sırada tesadüfen arşivimde bulunan iki hazır ürünümü yarışmaya dahil ettim (o sene de mp3 yarışmasına katılım yoktu neredeyse) Sonra bu sene tekrar gelmeye karar verdim, frontsideair de sağolsun bana eşlik etti.

Bu siteyi ise bu seneki partide Ragnor sayesinde keşfettim. Kendisi bana Nightlord'un benim eserlerimi sayfa sayfa nasıl yerden yere vurduğunu falan gösterdi, ben de kim yahu bu! şeklinde atarlandım. şaka bir yana, Ragnor bana geçen seneki parti yorumlarını gösterdi, o sırada Nightlord'un ürün değerlendirmelerini okudum ve çok beğendim, aslında bana muhteşem tiyolar vermiş (ne yazıkki mp3 yarışmasına 6 saat kala uygulayamadım onları, özellikle "önceden hazırla müziklerini" konulu olanı ) hatta kendisini parti mekanında aradım taradım, meğersem amerikadaymış, üzüldüm falan. Kendisine buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum hatta

Konuyu fazla dağıtmadan, scene ile alakamdan bahsedeyim. 0 (sıfır). Hiç bilmiyorum. Bu etkinlik dışında hayatımda 1 kere scene videosu izledim, onu da hatta geçen yılki partide göstermişlerdi tanıtım amaçlı olarak, orada tekrar izlemiş oldum. Çok ilginç, ancak bir o kadar da karışık geliyor kulağa. Bilgisayar mühendisliği okuduğum için kulağa basit gelen şeylerin kodunun nasıl bir spaghetti karmaşasına bürünebileceğini biliyorum, o yüzden bir miktar çekincem de var. Ancak öte yandan quality'lerime gelirsek:

Fl studio kullanabiliyorum, dolayısıyla müzik ile alakam var az çok, Eurovision fanı olarak müzik zevkimi övmeye hiç yeltenmiyorum zaten ama arada sırada doğru saati gösteriyorum diyelim

Photoshop kullanıyorum sayılır, ama daha çok düzenleme amaçlı. Bişeyler yaratma olarak ise FRP karakter kağıtları için magic semboller falan çiziyorum, dolayısıyla çizim yeteneğim geometrik şekiller, rünik yazılar vs.'den öteye gitmez, zaten elle çizim yeteneklerim de epey sınırlıdır benim.

Okuduğum bölümün verdiği proje sebebiyle bu sene c# diline başladım, ufak tefek programlar yazıyorum ara sıra, ama hala console app, hala console app. Üşenmeyip de GUI yapmayı öğrenemedim hala.

Fantastik kurgu severim ayrıca.

Başka da bişey bulamadım söyleyecek zaten Merhaba