Elbette bilim ya da en azından bizim uğraştığımız teknolojik "varlıkların" doğrudan siyasi ya da felsefi bir yanı, tarafı olduğunu söylemek biraz zorlama olur. Lakin dünyanın ve üzerinde yaşayan insanların bir takım ideolojileri mevcut. Bildiğimiz tüm bu teknolojileri ve bilimi de insanlar ortaya koyuyor. Sanıldığının aksine dünyadaki en apolitik tutumlar bile biraz politik ideoloji, felsefe temellidir.

Açık kaynak ve komünizm eşleşmesinin temel nedeni, her şeyin para ve istatistik olduğu kapitalist dünyada gönüllülük, paylaşma, özgürlük esaslı bir "gerçeğin" Amerika'nın göbeğinde ruh bulması sanırım.

Fakat ben başlığın ikinci paragrafında açık kaynağın aslında tek başına komünizmin ya da komünist düşüncelilerin ortaya koyduğu bir şey olmadığını belirttim. Eric S. Raymond örneği bunun en önemli kanıtlarından biri. Yani yalnızca "yazılımın kaynak kodunun" açık olmasını savunmak dahi birini açık kaynakçı, özgürlükçü yapabilir. Bunun için komünist parti manifestosunu da zorunlu olarak kabul etmemiz gerekmiyor.

Bugün "Microsoft, Oracle, Apple ya da X bir dev yazılım firması neden 'gerçekten' açık kaynak kodlu yazılımlar üretip yaymıyor." dediğimizde, biz bunun temel nedenini kapitalist dünya işleyişine bağlıyoruz ve bu iş modellerinin para kazanmak ve büyümek için zorunluluk olduğunu düşünüyoruz. Lakin iş Bill Gates'in, Mark Zuckerberk'in parası hakkında konuşmaya geldiğinde onları büyük birer aç gözlü banker gibi görmekten kendimizi alamıyoruz. "Onlar hakkında çoğunluğun negatif düşüncelere sahip olmasının nedeni nedir?" sorusunun cevabı da bu algıda yatıyor. (Onları düşünce ve fikir önderi, ideal meslek erbabı olarak gören meslektaşlarımı tenzih ediyorum.)

Açık kaynak fikrini de aslında biraz bu benzer mantık ayrımı yüzünden komünizme benzetiyoruz ya da bağlıyoruz. Sıkı, totaliter yazılım firmaları kapitalist, emperyalist; açık kaynak grupları paylaşımcı, özgürlükçü ve komünisttir.

Açık kaynak ya da komünizm fikri çekirdek itibariyle apayrı kulvarların farklı ürünleri olsalar da konu paylaşım olduğunda ikisi de bir noktada kesişiyor, zira yazılım da insanlardan, felsefelerden, toplumdan ve insana dair diğer tüm şeylerden yalıtılmış bir kavram değil. Bizzat insanın kendisini içeren yaşayan, canlı bir nesne.

Uzun, güzel, başarılı. ılginç bir şekilde, skate'in dediği gibi loop etmesi dolayısıyla bir sonunun olmaması daha iyi olmuş.

Ben bu kitabın beşinci sürümünü, Douglas Crockford şuradaki yazısında "tavsiye edebileceğim tek kitap" dediği için almıştım. Açıkçası yoğun "practical" içerikli kitapları pek verimli bulmuyorum, fakat referans olarak çok işime yaradığını söyleyebilirim. Zaten Javascript için basılı kaynak dendiğinde bundan daha iyisinin olmadığına emin olduğumdan tavsiye ettim.

Kitabın beşinci sürümünü merak edenler, fikir vermesi açısından malum yollardan temin edebilirler.

Javascript: The Definitive Guide, David Flanagan tarafından bir kaç yıl arayla güncellenerek yayımlanan en tanınmış javascript kitabı. 3 Mayıs 2011 tarihinde satışa sunulacak altıncı sürümü için şimdiden ön sipariş vererek daha az ödeyebilirsiniz.  

[ame]http://www.amazon.com/JavaScript-Definitive-Guide-Activate-Pages/dp/0596805527/ref=ntt_at_ep_dpt_3[/ame]

Hydrogen, skate hoşbuldum.

nightlord evet, işte tam da o yüzden düşünce temelinde katılımdan bahsediyorum. Ben kendimi nasıl tanıtırsam tanıtayım karşıdaki insanın zihninde belirecek "ray" algısı, ancak somut veriyle ortaya konan "ray" olacak. Bu yüzden geçmiş tecrübelerimle vardığım kanı, benim için bir tanıtımın gerekli olmadığı yönünde idi. Ama içerisinde bulunulan ortamın demokratik kurallarına uymak ta insani bir davranıştır elbette.

- Ragnor'un başka bir arkadaşa tavsiyesi esnasında tr-demoscene sitesini gördüm ve üye oldum. Bundan bir kaç yıl önce de "scene" kelimesiyle arama yaptığımda Türkçe sayfalarda rastlamıştım, açıkçası site içeriği ilgimi pek çekmediğinden üye olmadım. (Ragnor'la tanışmıyoruz.)

- scene olayının farkındaydım ama Türkiye'de böyle şeyler döndürüldüğünü şu habere kadar bilmiyordum.

- Kısa keseyim, üye olduktan sonra tecrübeli programcı ve grafikçi arkadaşların burada olduğunu gördüm. Üye olmama önemli sebeplerden birinin de bu tecrübeli arkadaşların Glance üyesi olarak Snapshot gibi bir malzemeyi ortaya koymuş olmaları olduğunu söylemek isterim. Açıkçası Snapshot'ı görene kadar, oldskool için Türkiye'de sağdan sola logo kaydırıp küfür bandı geçirmekten başka bir şey yapılmıyor sanıyordum.

Oldukça eski, batıl inançları olan, fanatik ve sınırsız öğrenme şevkiyle dolu bir c öğrencisiyim. Ayrıca common lisp, javascript ve php gibi dillere de ilgim var.

Bunun ceremesini ileride her yer spam mesaj, kullanıcı dolduğunda database overload olarak çekmeyeceksek sorun değil, ama bize bir şekilde istemediğimiz şeyleri dayatıp bunda da başarılı olan adamların zamanı geldiğinde daha fazlasını da isteyebileceğini unutmamak gerek. O noktadan sonra dönüp kendimize bakmamız ne kadar yararlı olur bilmiyorum.

Gelecek kesinlikle web tabanlı teknolojilerin elinde olacak. şahsen, minik aptal terminallerle devasa sunuculara bağlanıp tüm hayatımı güvenli, dağıtık sistemler üzerinde kayıpsız yürütebilmeyi çok isterdim.

Fakat insan makine etkileşiminin gelecekte 3d grafiklerle yapılacağını pek sanmıyorum, beş altı sene önce de 3d masaüstü modası vardı, insanlar eğlence dışında elektronik destekli üçüncü boyutu pek sevmiyor sanırım. Herhangi bir dosyayı açmak için önce üç boyutlu bir dolabı açmak gibi saçmalıkları umarım kimse denemez. Gerçi henüz 2000'lerin başında vardı böyle bir kaç proje.